15 Nisan 2015 Çarşamba

Tarihte 15 Nisan (Titanik hakkında bilinmeyenler I)

Titanik hakkında kısa bilgi:

Avrupa'daki Sanayi Devrimi'nin bir sonucu olarak ortaya çıkan ve gittikçe makineleşen insanoğlunun doğaya en büyük başkaldırısı Titanik gemisidir. Yapımına 1909'da başlanan gemi, 1911'de denize indirilmiş ve devrinin son teknolojisiyle üretilmişti. Gemi görünüm itibariyle son derece lüks, güzel ve bakımlıdır ancak içindeki sınıf ayrımlarının en belirgin olduğu dönemdir. Sanayiyi ve üretimi elinde tutan burjuva 1.sınıf, orta kesim tüccarlar ve küçük sanayiciler 2.sınıf ve işçiler, yoksullar 3.sınıf yolcu kapsamında değerlendirilmekteydi. Titanik aynen bu insan katmanındaki gibi üst katlardan alt katlara kadar sıralanmıştı. Bunun yanı sıra geminin kazan dairesinde çalışan ve 24 saat boyunca kazanlara kömür atan işçiler sayesinde Titanik ilerliyor, dışarıdan lüks ve rüyaların gemisi olan transatlantik gerçekte bir köle gemisini andırıyordu.
İnsanoğlunun bitmek bilmeyen azminin bir neticesi ve doğaya başkaldırısı niteliğindeki Titanik gemisi, 10 Nisan 1912'de Britanya'da Southampton limanından hareket etmişti. 2,240 kişi gemiye rağbet etmiş, herkes bu devasa gemiyle Amerika'ya ulaşmak ve bir tarihe tanıklık etmek için geminin ilk seferini kaçırmamıştı. Döneminin buharlı gemi sistemine göre değerlendirildiğinde Titanik bir yenilikti. Genellikle gemilerin alt kısımları boş oluyor, alınan bir darbede içi anında suyla doluyordu. Ama Titanik'te durum farklıydı. Yeni tasarımcılar geminin alt kısmını boş bırakmak yerine belli aralıklarda bölmeler yerleştirdiler. Bu bölmeler acil bir durumda alarmlar aracılığı ile kaptan köşküne uyarı veriyor, köşkten ise cihazlarla bölmelerin kapakları anında kapatılabiliyordu. Bu durumda gemi su aldığında üst kattan yapılan herhangi bir müdahale neticesinde çok az bir kısmı su doluyor, kapatılan kapaklar suyun diğer bölmelere yayılmasını engelliyordu. Bu yeniliklerin yanı sıra Titanik'te ölümcül hatalarda söz konusuydu. Gemi'nin dış görünümünün güzelliğini kapatıyor gerekçesiyle can güvenlik filakaları mümkün olduğunca az sayıya indirgenmişti. Bunun yanında gemiyi küçük bir dümen idare etmekte doğal olarak bu kadar büyük bir transatlantiğin manevra kabiliyetini imkansızlaştırmaktaydı. Bu tasarım yenilikleri ve hatalarıyla birlikte gemi hızla yola çıkmıştı.

Titanik, Avrupa kıtasından ayrılırken objektiflere yansıyan son fotoğrafıdır

Geminin yapım şirketi olan White Star Line'ın yöneticisi Bruce Ismay, tarih sayfalarına Titanik'in adını yazdırmak ve kısa süre içerisinde Amerika'ya varmak için geminin en son hızda ilerlemesi konusunda kaptan Smith'e baskı yapmıştı. Bütün buzdağı uyarılarına ve raporlarına rağmen gemi Amerika ile Avrupa'nın birbirine coğrafi olarak en yakın olan kuzey bölgesinden gidiyordu. Bu bölge en çok buzdağı uyarısı veren ve denizciler tarafından fazla tercih edilmeyen bir bölgeydi. Gemi Newfoundland'ın güneyinde seyir halindeyken 14 Nisan'ı 15 Nisan'a bağlayan gece buzdağına çarpmıştı. Titanik okyanusun ortasında yalnız başına kalmış, yolladığı sayısız yardım çağrılarına cevap alamamış ve iki buçuk saat gibi bir sürede okyanusun dibine gömülmüştü. Resmi rakamlara göre 1.513 kişi ölmüş, sayısal olarak yetersiz olan filikalarla 700 kadar kişi kurtulmuştu. 1.sınıfa mensup bayanların tamamı olmak üzere kısmen erkekler kurtulmakla beraber, orta kesimden bayan ve erkeklerin de bir kısmı kurtulmuştur. 3.sınıfa mensup insanların kayıtlara bakıldığında yüzde 90'ının öldüğü görülmektedir. Bu durumda karşımıza trajedik ve ders niteliğinde bir kaza ortaya çıkmaktadır. İnsanlık tarihinin bitmek tükenmek bilmeyen sınıfsal çatışmasının da bir örneği idi. 

Titanik'in ilk seferinde tarihe geçen dramatik sonu hakkında bir sürü söylenti çıkmış ve yüz yıla yakın süredir hala tartışılmıştır. Ancak kesin olan Titanik'le ilgili enteresan bilgilerdir. İşte Titanik gemisi ile ilgili ortaya çıkan bilinmeyen ilginç kayıtlar ve gerçekler...


Titanik hakkında bilinmeyenler I:


I. 1898 yılında, Morgen Robertson (1861-1915) "Futulity" ismini koyduğu bir roman yayınlamıştı. Romanında hayali bir kurgu yaratan Robertson'ın, adını "Titan" koyduğu lüks gemisi okyanusta ilerlerken buzdağına çarpıp batıyordu. Üstelik gemiye "batması mümkün olmayan" gemi adını koymuştu. Titanik faciasından 14 yıl önce çıkarttığı bu roman resmen ilerideki bir facianın trajedik hikayesini anlatıyordu.

II. Titanik gemisinin kurtulanlar listesinde iki tane köpek vardır.

III. Titanik'te hiç kediye rastlanmamıştır. O dönem kediler şans getirmesi için gemilere alınırlar ve asla kontrol edilmezlerdi. Belki de bu gelenek devam ettiğinden Titanik'te kedi kaydına rastlanmamaktadır.

IV. Titanik, New York'taki Empire State binasından daha uzundu.

V. Britanya'nın başkenti Londra'daki The Tower Bridge ile Titanik gemisinin ağırlığı ve uzunluğu aynıydı.

VI. Titanik ilk tasarlandığı sırada aslında 3 bacalı olarak hesap edilmişti. Simetrik olarak hoş bir görünüm vermek ve "Güç ve Zafer"i simgelemek için 4 bacaya çıkartılmıştı. Gemi ilerlerken bu dördüncü baca hariç diğerleri faaliyetteydi.

VII. Aslında Titanik ile ilgili hep söylenen 'batmayan gemi' sözü bir efsaneden ibaretti. Gemi'nin tasarımcıları su geçirmez kapılarından dolayı Titanik için 'pratikte batmayan bir gemi' tanımını kullanmışlardı. Ancak geminin tanıtımını yapmak ve dikkat çekmek adına geminin biletlerine bile 'batmayan gemi' ve 'Tanrı'nın bile batıramayacağı gemi' gibi ifadeler yazılmış, basın tarafından da halka ve tüm dünyaya duyurulmuştu.

VIII. Normalde ilk defa denize indirilen bir taşıt için şampanya şişesi kırılırdı. Ancak bu gelenek sadece Titanik suya indirilirken tekrarlanmamıştı.

IX. Titanik'te seyahat eden yolcuların bazıları gezi amacıyla gemide değillerdi. Oseyanik ve Adriatik isimli gemiler kabul etmediği için Titanik'e aktarılmışlardı. Bu yolcularla birlikte yine Titanik'e aktarılan kömür stoklarıydı.

"Titanik hakkında bilinmeyenler II" başlığı altında devam edecektir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder